İstanbul’dan gelirken
Aldım pilili etek
Konuşmaya yüzün yok
Manilere dikkat et
Geline bak geline
Kına yakmış eline
Ne mutlu bu geline
Gidiyor sevdiğine
Motor geliyor motor
Ekinlik arasından
Ben yârimi tanırım
Saçının dalgasından
Dere boyunda gezer
Buldun mu benden güzel
Ben buldum senden güzel
Resmi cebimde gezer
Elimde zilli maşa
Vururum taştan taşa
Ben yârimle toka ettim
Dedi bana çok yaşa
Bahçelerde börülce
Oynar gelin görümce
Oynasınlar bakalım
Bir araya gelince
Yeşil ipek bükerim
Yâre gömlek dik erim
Sen orada ben burada
Hasretini çekerim
Elmayı atan bilir
Şeftali satan bilir
Kızların kıymetini
Yalınız yatan bilir
Karanfil ektim gül bitti
Dalında bülbül öttü
Ötme bülbülüm ötme
Yârim gurbete gitti
Tülbendimin bir yanı
Turuncudur turuncu
Ne yapayım be yârim
Askerlik vatan borcu Avlunun dibi sarmaşık
Yar oldum sana âşık
Yar aklıma geldikçe
Elimden düşer kaşık
Gitme dedim de gittin
Uzak uzak yerlere
Kar mı yağdı be yârim
Güvendiğin yerlere
Su üstünde sarayım
Dur şu yâre sorayım
Yârimden gelen mektubu
Tülbendime sarayım
Atma bana taş ile
Gözüm dolu yaş ile
Ben nereye gideyim
Bu sevdalı baş ile
Kırklara giden olsa
Yârimi gören olsa
Kırklar seni yıkarım
Yârim ziyan olursa
Elma attım nar geldi
Dar sokaktan yar geldi
İlişmeyin yârime
İki ayda bir geldi
Şapkayı soldurmuş
Giye giye
Yârim sararmış solmuş
Alacam diye diye
Ah fındığım fındığım
Dallarına konduğum
Vermedi seni bana
Sakalını yonduğum
Almışız kızınızı
Fındık çubuğu gibi
Bir daha verin bize
Eğleyin gönlümüzi
Ayran yapar yayıklar
Kızlar fındık ayıklar
Harmanın kenarında
Titrer ince bıyıklar Eğdim fındık dalını
Gel deşure deşure
Ölmeden koydun beni
Menşure teneşure
Ey fındığım fındığım
Dallarına konduğum
Ben sevdim de el aldı
Odur benim yandığım
Fındık bahçelerinde
Miras oynarım miras
O kırmızı yanaktan
Eğil öpeyim biraz
Fındığa kaga derim
Darılma şaka derim
Sen beni bastırırsan
Ben sana aga derim
Fındık toplayan gelin
Fındık dalda kalmasın
Gel biraz konuşalım
Aklım sende kalmasın
Fındık dalında direk
Vay sana yanmış yürek
Sen nelere dayandın
Buna da dayan yürek
Fındık dalında testi
Kemer belimi kesti
Yine geldi aklıma
Askerdeki yan fesli
Fındık fıstık olur mu?
Ateş yastık olur mu?
Sen orada ben burada
Böyle dostluk olur mu?
Fındık içi işlerim
Al yanaktan dişlerim
Eğer benim olursan
Saçların gümüşlerim
Fındık kırdım iç ettim
Yaylalara göç ettim
Yârim senin yüzünden
Ben bu canı hiç ettim
Fındık yaprağı yeşil
Döşür Eminem döşür
Bu akşam geleceğim
Şekerli kahve pişir
Fındığı harman ettim
Derdimi ferman ettim
Hiç üzülme Fadimem
Efkârım derman ettim
Fındık dalda sararmış
Yaprakları kararmış
Yârim beni kaybetmiş
Bahçelerde ararmış
Fındık yeşil çotanak
Dalında salkım saçak
Yeşil giysi içinde
Kahverengi yavrucak
Fındık dalda bir sıra
Yârim gitti Mısır'a
Koyun olsam yayılsam
Yârimin peşi sıra
Fındık budaklanır mı
Dalları saklanır mı
Anasının yayında
Hiç kız kucaklanır mı? Harmandan yığın yığın
Güneş dostu fındığın
Çalışır çoluk çocuk
Sesi ninni tırmığın
İyi bu sene püsler
Bahçeyi emek süsler
Fındığa on ay kaldı
Yine gülecek yüzler
Kemençemin telleri
İbrişimdir ibrişim
Dişledim yanağını
Kırıldı fındık dişim
Toplasın onu kızlar
Peşi sıra uşaklar
Sayesinde fındığın
Düğün dernek yaparlar
Para etti fındıklar
Tükendi bütün borçlar
Şimdi düğün vaktidir
Doldu ceviz sandıklar
Yüklensin arabalar
Seksen okka çuvallar
Fındık hazır olunca
Şenlensin çarşı pazar
Gün batarken harmanda
Çuvallar var her yanda
Emmi sarmış tütünü
Yorulmuştur her hâlda
Görele, Tirebolu
Giresun'da konduğum
Bulancak, Ordu bilir
Kıymetini funduğun
Fındığın çalısını
Kırarlar yarısını
Küçükken evlenenin
Alırlar karısını
Güneşten insan bezer
Fındık içinde gezer
Yaz günü akşamından
Hafif bir meltem eser