İşte Neslihan Yavuzcan’ın Reyhan Karaca’yla yaptığı çok ilginç röportaj:
Erkekleri itinayla tepeme çıkarıyorum..
Reyhan Karaca’ adına geliyorlar, bir zaman sonra o ‘Reyhan’ oluyor, ondan sonra ‘Reyhan’cığım’, sonra da ‘ne var ya’ oluyor. O noktaya geldi mi zaten ben de tak diye kesiyorum.
Beni üzecek adamları çekip, çekip çıkarıyorum. Hepsinin gidişatı aynı mı olur ya?. Hayranlıkla geliyorlar, sonra ben neymişim oluyorlar, sonra tepeme çıkıyorlar, sonra da beni üzüyorlar. Bundan sonra kendine güvenen, ayakları sağlam yere basan insanlarla birlikte olmam lazım. Kime elimi sürsem ünlü oluyor. Ben bundan sonra hayatımda ünlü birisini istiyorum. Başarılı bir ünlü olacak.
İstanbul Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Temel Bilimler öğrencisi iken Sevgili arkadaşım Reyhan Karaca ile tanıştık. Ve bu arkadaşlık bugünlere kadar geldi. O gün Teşvikiye kafe’de buluştuk ve başladık sohbete. Kardeşinin kemik kanseri olmasıyla birlikte başlayan sağlık sorularına bir de sevgili annesinin üzüntüden bağırsaklarında oluşan polipler eklenmesine rağmen Reyhan’ın pozitif düşünce gücü ve metaneti gözlerinden okunuyordu. Arkadaşlarını da, ilişkilerine de, işine de bir şekilde sünger çekmesini bilip, başına gelenlerle hayatını sıfırlayan bir Reyhan Karaca vardı bu sefer karşımda. İste sizlere o röportaj..
N.Y: Biliyorum ki bugünlerde talihsizlikler yaşıyorsun ve herşeye rağmen gözlerin çok güzel bakıyor.
R.K: Bu yaşadığım şeylere rağmen ayakta kalmayı başarıyorum, Allah’a çok şükür. Zor bir dönemden geçiyorum özellikle ailem açısından daha da zor tabi. 2008 benim için iyi bir sene olmadı. 2009’dan çok umutluyum. Herkes iyi dileklerinin gönderiyor.
N.Y: Herkes iyi dileklerini gönderebilir, ama nelerin yapılabileceğine bakmak lazım. Kardeşin Kemik Tümörü kanseri keza Annen’inde sıkıntıdan bağırsaklarında polipler var.
R.K: Artık genel bakıyorum herşeye. Reyhan Karaca etrafı ve arkadaşları diye bakmıyorum. Daha genel bakıyorum. Türkiye ve genel durum diye bakıyorum. Türkiye’de akrep burcunda ben de akrep burcundayım. Türkiye nereye doğru giderse ben de oraya doğru gidiyorum. O yüzden mümkün olduğu kadar ülkem için dua ediyorum bana da yansısın diye.
N.Y: Burçlarla ilgilisindir yıllardır bilirim..
R.K: Çok ilgiliyim. Çünkü ben yıldızların boşyere gökyüzünde olduğunu düşünmüyorum. Bir amaç için oradalar. En basiti Ay’ın hareketi bile insanların ruh halini değiştiriyorsa o milyonlarca yıldızın insanların hayatında büyük etkileri var. İlk insanların bile mağara duvarlarına yıldızların hareketlerini çizmişler.
KARDEŞİMİN HASTALIĞINI RÜYAMDA GÖRDÜM
N.Y: Peki senin 6. His’sin nasıldır? Rüyaların çıkar mı?
R.K: Evet 6. Hissim çok kuvvetlidir. Zaten kardeşimin rahatsızlanacağını da rüyamda görmüştüm. Hatta benim kardeşim o dönemlerde sigara kullanıyordu, bir gece rüyamda onun Akciğer kanserine yakalandığını ve çok kötü günler geçirdiğini gördüm, nasıl yataktan kalktım ve nasıl onu uykusundan uyandırdım ve hemen sigarayı bırakıyorsun dedim ve ona rüyamı anlattım. O gün karar verdi ertesi gün sigarayı bıraktı. Allah’ın bana verdiği bu 3. Gözü, 6. Hissi elimden geldiği kadar iyi kullanmaya çalışıyorum. Belli semboller vardır o semboller muhakkak benim hayatımda etkili olmuştur. İnsanların hayatımıza boş yere girmediklerini düşünüyorum. Hayatımız da sokaktan geçerken merhaba diyerek geçen birisinin hayatımda bir yer edineceğini düşünüyorum. İnan bana birkaç sene içinde öyle bir değiştim ki hayat bana çok yavan geliyor.
HALA AFFEDECEĞİM İNSANLAR VAR
N.Y: Peki Reyhan Karaca’da neler değişti?
R.K: Eskiden hayata sığı bakıyordum. Kişileri dışarıdan gördüğüm kadarıyla değerlendiriyordum, ben önce kendimi affettim sonra etrafımdaki insanları affetmek için yola koyuldum. Ve hala affedeceğim insanlar var.
N.Y: Affettiğin konular neler?
R.K: Benim eski erkek arkadaşımla kız arkadaşım nasıl beraber olur diye kızardım, çıldırırdım. Ama hayat öyle getiriyor demek ki öyle oluyor. Şimdi kendime diyorum ki mesela ‘sanane oluyorsa onların bileceği iş, zaten senin gözün kaldıysa onlar mutlu olamazlar, kendi kuyularını kendileri kazıyorlar, dışardan seyret’. Gözünün içine bakıp yalan söyleyen tipler vardır ya onları hemen anlarım. İsin verirsem onların affetmemek anlamına geliyor, gerek yok ben onların evrenin akışına bıraktım. Kendimi sıfırladım anlayacağın.
N.Y: Kardeşinin rahatsızlığı da başına geldiğinde de ‘Bu benim başıma neden geliyor’ dersen yine kendine affetmemiş olursun.
R.K: Affediyorum ve bırakıyorum demek gerekiyor. Ben yapıştığım şeyi çok zor bırakıyorum ve bundan arınmam lazım. Bu bir arkadaşım, eşyam, ailem de olabiliyor. Ben eski eşyalarımı kimseye veremiyorum mesela öyle bir bağımlılığım var. Eşya, insan bağımlılığım var. Değişikliği ne kadar sevsem de sevdiklerime bağımlılığım var bu da ağır basıyor. Ayrıldığım insandan da zor kopuyorum.
AŞK BİR KARIN AĞRISI
N.Y: Aşk nedir senin için?
R.K: Aşk benim için karın ağrısı. Bağırsakların bozulması. Yemek yiyememek. Vücuda verdiğin en büyük zarar yani. Gerçi ruhun yenileniyor ama… aşık olduğunda bunları yaşamayan varmıdır? Kalp sıkışması, gaz, o heyecan işte. Keşke o heyecan devam etse ondan sonra başka yerlere gidiyor. Sevgiye ve alışkanlığa dönüşüyor. Ve bu çağımızda çok hızlı 3 ay gibi bir zamanda dönüşüyor. Eskiden 7 yıl ile 4 yıl arasıymış.
N.Y: O zaman karşındaki erkeğe de bağımlı oluyorsun. Ne yapıyorsun çok mu arayıp, soruyorsun?
R.K: Erkekleri itinayla tepeme çıkarıyorum. Mesela bazıları Reyhan Karaca etiketine geliyor güya belli etmiyorlar ya. ‘Ben seni çok beğeniyorum, şarkı söyler misin’ ve benim de en nefret ettiğim şeydir. Bu aynı adamın kasları çok iyidir göstersene kaslarını demek gibi bir şey. ‘Reyhan Karaca’ adına geliyorlar, bir zaman sonra o ‘Reyhan’ oluyor, ondan sonra ‘Reyhan’cığım’, sonra da ‘ne var ya’ oluyor. O noktaya geldi mi zaten ben de tak diye kesiyorum. Ne kadar zor kessem de bıraktığım zaman o kadar büyük bırakıyorum ki ondan sonra karşımdakinin varlığını unutuyorum. Sıfır duyguya dönüşüyor. Müjde Ar bana bunu söylemişti ‘ 100 kişinin olduğu bir odaya girersin hepsinin önünde yaftaları vardır, ‘bir tanesinde seni çok mutlu ederim, diğerinde sana çok büyük kazanç sağlarım,’diye yazar sen gidersin itinayla ‘ben seni çok üzerim’ yazanı her seferinde alır alır çıkarırısın.’ der. Benim de öyle bir karakterim var. Ben de gidip beni üzecek adamları çekip, çekip çıkarıyorum. Hepsinin gidişatı aynı mı olur ya?. Hayranlıkla geliyorlar, sonra ben neymişim oluyorlar, sonra tepeme çıkıyorlar, sonra da beni üzüyorlar. Bundan sonra kendine güvenen, ayakları sağlam yere basan insanlarla birlikte olmam lazım. Kime elimi sürsem ünlü oluyor. Ben bundan sonra hayatımda ünlü birisini istiyorum. Başarılı bir ünlü olacak.
KADINLAR PLAN YAPAR
N.Y: Bugünlerde sana neler boş geliyor?
R.K: Erkekler ile ilgili üzüntüler çok yanlış geliyor. Birisi vardı hayatımda çok yakın bir zamanda bana yalan söyledi ve gitti. O esnada aradı, aramadı, telefonunu açtı, açmadı, kendini boş yere telef ediyorsun. Adamın umurunda bile değil. Biz kadınlar şu senaryolar üzerindeyiz ‘acaba telefonu 3 kere de mi açsam 5 kerede mi, o an da açtığımda çok yoğunum mu desem, yoksa çok yoğundum aramayadım mı desem’. Siz duydunuz mu erkeklerden böyle bir şey ben hiç duymadım. Adamlar plan yapmazlar. Kadınlara özgü salak ça planlar bunlar. Ben öyle şeyler yapardım özellikle tenha bir yerdeysem, kalabalık bir yere koşup ya da televizyonun sesini açıp telefonda erkek arkadaşıma çok eğleniyorum diye söylerdim.
N.Y: Bir erkeğin seni merak etmesi için başka neler yaptın?
R.K: Ben o kadar güvenilir duruyorum ki beni merak etmiyorlar, biliyor musun? O kadar sağlam görünüyorum ki kendimi merak ettirmiyorum zaten. Nasıl olsa bu burada diyorlar, bir zaman sonra öyle bir gidiyorum ki, unutuyorum. Hepsi de geri dönmüştür. Ben onları hayata hazırlayıp evlendiriyorum.
SAĞLIK BAKANLIĞINA SENİN ARACIĞINLA DUYURUYORUM
N.Y: Kardeşine konuyu getirmek istemiyorum ama son durumu nasıl?
R.K: Kardeşim Profesör Dr. Harzem Özger’in hastası Ortopedi, Travmatoloji profesörü. O karar veriyor. Onkoloğu Dç. Dr. Mert Başaran ile işimiz daha yeni bitti. Bir tümörü çıkarttılar o kötü huyluydu. Şimdi o tümörü çıkarttıkları kemiği alıp, almayacaklarına karar verecekler. Eğer çıkartılırsa oraya bir aparat takılacak ve bu aparat Avrupa’dan gelecek inanılmaz masraflı. Sağlık Bakanlığı kanser hastalarının tedavilerini bedava yapacak diye bir açıklama yaptı, para alan varsa da şikâyet edin diye bir mail geldi. Fakat Sağlık Bakanlığı Onkoloji hastalıklarının tedavi masraflarını ödemiyor. Bunun gibi bir sürü hasta var ve parası olmayan insanlar bu tedavi masraflarını, bu aparatların paralarını nasıl ödeyecekler. Bir aparat parası 15.000 euro ameliyat masrafları hariç. Bir ameliyat 50-60 milyar arası.
N.Y: Bütün masraf senin üzerinde tabi
R.K: Ben de elimden geldiğince yapıyorum ama ben de Harun kadar zengin değilim. Allah’a çok şükür. Olmayanlar ne yapsın, ben bile çok zorlanıyorum. Türkiye’nin hali zaten meçhul. Sağlık Bakanlığı böyle bir duyuru yaptı ve arkasında durması gerekiyor. Bu konu ile ilgili Sağlık Bakanına gitmek öncü olmak istiyorum. Ve desteğe de ihtiyacım var bu konuyla ilgili. Senin aracığınla Sağlık bakanlığına sormak istiyorum. Ben babamı da kanserden kaybetmiştim ne den korkarsan başına o geliyor.
N.Y: Korktukların hep başıma geliyor galiba..
R.K: Erkek arkadaşıma da derdim ‘eğer bir gün ayrılırsak lütfen benim etrafımdan uzak dur.‘diye. Hep bu oldu. Tabi karakter meselesi.
N.Y: Peki bundan sonra…
R.K: Önce sağlık istiyorum, kara bulutların üzerimden kalkmasını diliyorum. Yeni yıl hepimize sağlık ve mutluluk getirsin.